Aylık arşivler: Aralık 2012

Bir Yıl Daha Aktı Geçti

2012 yılını gerilerde bıraktığımız bu saatlerde bir yeni yıl mesajı yayınlamak istedim. 2012 yılı ilk başlarda bana büyük dersler verdi. Hatta iyi ders verdi diyebilirim. Acısıyla tatlısıyla geride bıraktık bu yılı. 2012 yılında yaptığım en iyi şeylerden biri evlilik oldu. İş konusunda biraz tecrübe sahibi oldum. Sınırsız güven duygusunun kötü bir şey olduğunu ve peygamberin dediği gibi iş ve yahut alış verişlerde hukuki olarak insanın yaptıkları şeyleri belgelendirmesi gerektiğini öğrendim. İşte 2012 de yaptığım en güzel şeylerden biri evlenmek, kendi işimi kendim yapmanın güzel olduğunu öğrendim.

Bana her konuda desteğini esirgemeyen eşime teşekkürlerimi borç biliyorum. İnşallah bizim için 2013 yılı mutlu, huzurlu ve bol kazançlı bir yıl olur. Ailem içinde 2013 yılında Allah bizlerden fevzi bereketini esirgemesin. Hepimize rahmet ve bereket yağdırsın.  2013 yılı tüm İslam Alemine birlik ve huzur getirsin. Allah Düşmanlarımızın planlarını bozup ülkemizde barış içinde yaşamayı nasip etsin. Allah aileme tüm inanan insanlara 2013 yılında huzur ve mutluluk nasip etsin. Bütün dostlarımın yeni yılı kutlu olsun.

İbrahim’den Hayat Dersleri

Hiç unutmam çalıştığım iş yerimde müdürün biri kafaya takmıştı beni. İnternet ile yeni haşır neşir olduğum yıllardı. Bu yıllarda video slaytları falan yeni yapmaya başlamıştım. Elime bir pps geçmişti. Bunu düzenledim güzel bir video hazırladım müdürümün e-maline göndermiştim. Ertesi gün müdür beni çağırdı. Senden başka ibrahim kar bu iş yerinde yok değil mi dedi. Bende herhalde yoktur dedim. Videoyu çok beğendim dedi. Muhasebeci arkadaşa söyledim sana prim verecek dedi. Gerisi malumunuzdur. 🙂 Tam ekran seyretmeyi unutmayın. Lan bu nereden çıktı diyenlere. Bir arkadaş usta başı olmuşta ona : )

Öylesine Bir Söyleşi

Günümüz toplumunda insanlar hep çıkar ve menfaate dayalı ilişkiler kuruyor olmuştur. Bunların başlıca sebeplerinden birisi televizyon ve etrafta görülen lüx yaşamları arzulayışlarından, bu gibi şeylere hırs yapmalarından kaynaklanan, çalışmadan para kazanmak isteyen kişiliklerin artmasındandır. Çalışmadan para kazanmak insanoğlunun her zaman nefsine güzel gelen bir olgudur. Bunun içindir ki şans oyunları, kumar vs gibi şeyler çok fazla tutulur. Bazı insanlarda başkalarının sırtından geçinmeyi çok severler. Hele ki maddi durumu iyiyse kendi işçisini veya tam tersi iş ortağının sırtından geçinme kendine alışkanlık haline getirmiştir. Bu gibi asalak insanlar temelde ailerinin onlara verdikleri ile sürekli geçinmiş, onları çalışmayan kendi sırtlarından geçinen insanlar yapmıştır. Burada aile çocuğa sınırsız tölerans tanımış ve en büyük hatayı onlar yapmıştır. Çocuğunu büyütmüştür ama hala onlara 5 yaşında ki çocuk muamelesi yapar. Örneğin 25 yaşındaki iş sahibi adamın sabah banyosundan tut her şeyine kadar ona devamlı hizmet sunan bir aile çocuğunu asalak olarak yetişmesini sağlamaktan başka ne iş yapmıştır? Bu aileler çocuklarının sorunlu, kendi başlarına hiç bir karar alamayan, hatta bir araçla evinin yolunu bulamayan ve oturup çocuk gibi ağlayan insanlar yetiştirir. Bu tür yetişen bireyler diğer insanları kendi karıları gibi görürler, devamlı onlardan zin alınmasını dünyanın onların etrafında döndüğünü, onlarsız hiç birşey olmayacağını sanırlar. Tabi ki bu çok büyük bir yanılgıya düşmelerine sebep olur.

Birisi onlara bunun böyle olmadığını çok kısa bir dersle anlatır. Sonrada başkalarının hakkında fikir yürütmeye kalkarlar. Bu insanlar sadece parasal düşünce ve eğlence önemlidir. Maneviyat yoktur. Kendi amcalarına, anneannelerine, babalarına din kitap söver, şahıslarına olmadık küfürler ederler. Bizde bir laf vardır. 1 kere hata yapan eşşektir. 2 kere hata yapan eşşekoğlu eşşektir. Aklı olan insan 1 kere kanar hadi oldu diyelim 2 kere kanar, bunlardan ders alamadı ise birçok kere kandırıldığını söylüyorsa bu eşşek oğlu eşşek değil aynı zamanda asalak olduğunun kanıtıdır. Bir işverenim vardı, hatta ismini söyleyim tankerci celal derlerdi. Trilyonlar kazandığı halde işçisine maaş ödemesi geldiği zaman yarım maaş verir, sonra birkaç arkadaşı ile Antalya iline gider, özellikle yabancı kadınlar ile gününü gün ederdi. İşçisi 5 lira istediği zaman ona bir ağlar çıkarıp para veresin gelirdi. Bunun temelinde de böyle sorumsuz aileler vardı. Çünkü bir insan ailesinden ne alırsa onu yaşar. Nasıl yetişmişse öyle gider. Başkalarının kazandığı parada hep gözleri olur. Para çok önemli bir şey olsa da para ile arkadaş, dost satın alamazsın. Bu dünyadan kimse bir şey götüremez.
Bir çorapçı hikayesi vardır “bir çorabı bile yanımda götüremedim” hikayesini Google da aratın. O hikaye aslında bu işlerin temelidir. Birileri size ben dürüstüm, ben var ya ben şöyleyim, ben böyleyim diyorsa has..tir deyin. Bundan da hiç çekinmeyin. Birisi kendisini övüyorsa ondan korkacaksın. Kaliteli kişilik sahibi bir insan doğruya doğrudur. Yiğidi öldürse bile hakkını verir. Bu gibi kişilik yoksunu zavallılara bakınca sadece gülüyorum. Körler, sağırlar birbirini ağırlar derler ya bunun gibi insanlarda ömrünü öyle geçirirler.

Vakti Gelen Çekti Gitti

puşt
Bloğumu işlerden ihmal ediyorum ama arada kafa dinlendirmek için yazıyorum.

Bazıları ülkesinde baştı gitti
Bazıları başlar yaran taştı gitti
Bazıları dağları tepeleri aştı gitti
Bazıları ateşe düştü pişti gitti
Bazıları suya düştü şişti gitti
Bazıları cennetlikti muştu gitti
Bazıları ehli zikirdi uçtu gitti
Bazıları günahsızdı kuştu gitti
Bazıları ağladı gözler yaştı gitti
Bazıları yazı görmedi kıştı gitti
Bazıları çileden ağlamıştı gitti
Bazıları iş bulamadı boştu gitti
Bazıları kafadan biraz hoştu gitti
Bazıları sevinerek koştu gitti
Bazıları Allah dedi coştu gitti
Bazıları tökezledi düştü gitti
Bazıları dogmadan ölmüştü gitti
Bazıları kafayı çekti leşti gitti
Bazıları avare gezerdi keşti gitti
Bazıları dertlerimizi deşti gitti
Bazıları erken saat beşti gitti
Bazıları kendi mezarını eşti gitti
Şu dünyanın iyisi gitti kötüsü gitti
Asıl önemlisi puştu gitti :))) efendim

 

 

Ekrem Şama